Her şey bunlara küçük görünür.
Seçtiğiniz yöneticileri liyakat, kariyere göre değil de, bir yere mensubiyetine göre değerlendirirseniz, onlar uşak ruhlu ve küçük insanlar olurlar.
Onlar üretemezler, direnemezler, söz sahibi olamazlar, fikir beyan edemezler. Onlar silik insanlardır. Dolayısıyla yükselmeyi de el, etek öpmekte görürler.
Makamlara gelişleri liyakat üzerinde olmayanlar, kendilerini o makama taşıyanlara karşı borçlu hissederler. ‘Gel’ denilen yerlere sorgusuz, sualsiz giderler; biat ederler.
Kendilerini abilere teslim ederler. Bunlar zayıf karakterli insanlardır.
Bir milletin en önemli zenginlik kaynağı şüphesiz iyi yetişmiş, akıllı, işini seven, mesleğine saygılı, tarafsız, devletin ve milletinin emrinde, liyakat sahibi, olgun insanlardır.
Kamu yöneticileri bir takım mahfillere göre değil, millete ve çalışanlara karşı sorumlu hisseden, millet ve devlet menfaatlerini dikkate alan, ‘namusum ve şerefim üzerine yemin ederim’ diyerek, yeminine sadık kalanlardır.
Devletimize olan inanç ve güveni sağlamak için kamuda değerini yitirmiş olan LİYAKAT,KARİYER,TARAFSIZLIK ilkelerinin yeniden hayata geçirilmesi vazgeçilmez ilke olmalıdır.